top of page

Omurga

Omurga yani columna vertebralis, omurlardan oluşmuş, içinde omuriliği barındıran kemik yapıdır.

Columna vertebralis 70 cm uzunluğundadır, içindeki omurilik ise 43-45 cm arasında değişir; yani omurilik columna vertebralis'ten daha kısadır. Omurga, kemikten, kıkırdaktan ya da her ikisinden oluşan iskeletin en önemli bölümü ve de temel eksenidir. Sırt boyunca uzanır ve vücuda destek sağlar.

Omurganın Vazifesi

Başın, gövdenin, göğüs ve karın boşluğundaki birçok iç organın ağırlığını taşımak ve bunlara sağlam bir destek olmaktır. Ayrıca baş ve gövdenin hareketlerini de sağlar. Bu arada omurga kanalı içindeki omurilik gibi çok ehemmiyetli bir organa sağlam ve emniyetli bir kılıf teşkil eder.

Omurga, insanda, 33-34 adet omurdan meydana gelmiştir. Bu omurlardan ilk 24 tanesi, birbirleriyle, omurlararası disk denilen kıkırdakların bulunduğu eklemler aracılığıyla bağlanmışlardır. Bu omurlar üç gruba ayrılır. Bunlar 7 boyun omuru, 12 sırt omuru ve 5 bel omurudur. Kalan 9-10 omurun ilk beşinin birleşmesiyle kuyruk sokumu kemiği, en altta bulunan küçük ve tam gelişmemiş 4-5 tane omurun birleşmesinden de kuyruk kemiği meydana gelmiştir.

 

Omurga Kırıkları

Omurga kemiklerinin kırılma nedeni genel­likle çok ağır bir travmadır. Omurga, sağ­lam yapıda olduğundan ve onu saran fibröz dokularla çok iyi korunduğundan, kı­rılması ancak çok şiddetli darbelere bağ­lıdır. Otomobil kazalarında, düşmelerde, çok ağır bir yükü oynatmaya veya kaldır­maya çalışırken ya da ani atlama ve sıç­ramalar sırasında omurgada incinmeler olabilir.

Genel olarak omurga kırıklı hastalarda ilk şikayet ağrıdır. Boyun, sırt veya bel ağrısına, kas spazmları eşlik edebilir. Kırık ile beraber omurilik yaralanması da var ise uyuşukluk, kol ve/veya bacaklarda hissizlik, kuvvet kaybı, idrar, büyük abdest kaçırma, yapamama gibi çeşitli şikayetler olabilir. Kırık sonrası sinir yaralanması olmayan hastalarda da yeterli tedavi uygulanmaz ise omurga da kamburluk(kifoz) oluşması ve bunun yaratabileceği şiddetli ağrı ile felç tablosu meydana gelebilir

Yaralanma eğer dengesiz bir kırığa yada kırıklı çıkığa yol açmış, omurilik hasarı oluşturmuş ya da oluşturma riski taşıyorsa, tedavide cerrahi yöntemler tercih edilir. Cerrahi tedavide, omurların sağlamlığının yeniden elde edilmesi genellikle arka kısımdan uygulanan vida ve çubuklarla sağlanır. Bu çubukların yerleştirilmesi, uygun hastalarda kapalı yöntemlerle de gerçekleştirilebilmekte böylece ameliyat sonrasında ağrı ve hastanede kalma süresi en aza indirilebilimmektedir. Sinir hasarı ya da yaralanma riski varsa dekompresyon denilen rahatlatma işlemi de cerrahi sırasında tedaviye ilave edilir.

Osteoporoza bağlı oluşan çökme kırıklarında ise vertebroplasti veya kifoplasti yöntemi tercih edilmektedir. Vertebroplasti yönteminde omur içerisine kemik çimentosu gönderilerek ağrını giderilmesi sağlanırken çökmenin ilerlemesi de engellenmiş olur

 

Dejeneratif Omurga Hastalıkları

Omurga omur adı verilen kemiklerin birbirleri ile eklemleşmesinden oluşan hareket sisteminin en önemli yapısıdır. Bu çoğul eklemler sayesinde öne arkaya, yanlara eğilebiliriz. Buradaki kemikler arasındaki temel eklemleşme diskler aracılığı ile olur.

Omurları birbirine bağlayan ve hareketliliğini sağlayan bu eklemler de tıpkı vücudun kalça ve diz eklemlerinde olduğu gibi zaman içinde yıpranarak ağrılı hale gelebilmektedir.

Omurganın diğer eklemlerden ayrılmasına neden olan bir özelliği de ortasında omurga kanalı denilen içinde omurilik ve sinir köklerini barındıran bir boşluk içermesidir. Bu kanalı çevreleyen kemik ve eklemlerdeki her türlü oluşum belirli bir boyuttan sonra içerideki sinir dokusuna baskı yaparak ağrı, uyuşma, ve adale gücünde kayıp(felç) gibi problemlere yol açabilmektedir.

Disk ve eklemlerde oluşan bu yapısal değişiklikler daima ilerleyicidir. Hiç bir zaman kendiliğinden iyileşme ve geriye dönüş söz konusu değildir.

İşte omurgada meydana gelen bu değişikliklerin tümüne birden dejeneratif omurga hastalığı adı verilmektedir. Lomber(bel) ve servikal(boyun) omurga en sık görülen bölgeler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Büyük bir çoğunluğunun genetik nedenlerle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bunun yanında hareketsiz yaşam, sigara kullanımı, şişmanlık, ağır çalışma koşulları da süreci hızlandıran etkenlerdir.

Hastalık diskten başlar. İlk değişiklik diskin sıvı içeriğinin azalmasıdır. Adeta kurumaya başlayan disk temel görevi olan yük taşıma fonksiyonunu yerine getirememeye başlar ve kırılganlığı artar. İki omur arasındaki yüksekliği koruyamaz ve çevreye doğru bombeleşir. İki omur arasındaki hareketi kontrol edemez. Yük taşıma gücünü kaybeder.

Cerrahi olmayan tedavilerin amacı ağrıyı gidermek, sinir veya diskin uyarılmasını azaltmak, omurgayı korumak için hastanın fiziksel durumunu geliştirmektir. Bu işlem, hastaların çoğunda çeşitli tedavi metodlarını birleştiren organize bir tedavi programıyla başarılı olur.

Dejeneratif değişiklikler hiç bir zaman kendiliğinden düzelemeyeceğinden temel amaç hastanın yaşamını buna adapte etmesidir. Edemediğinde veya zorunlu bazı durumlarda cerrahi tedavi ile sorun giderilir.

bottom of page